1. gün: Bandırma - Ormanlı - Kapıdağ Yarımadası Bisiklet Turu (2012) - CycleBlaze

September 29, 2012

1. gün: Bandırma - Ormanlı

Feribot tam 07:00'de hareket etti. Rahat bir yolculuktan sonra saat 09:00'da Bandırma'da indik. Şehir içinden yukarı çıkıp su vs ihtiyaçlarımızı tamamladık ve 09:30 gibi Erdek Yolu'na doğru hareket ettik. Yol çok rahat, hafif hafif tırmanıp inerek hızla yol alabiliyoruz. Alp bir aparat ayarlamış, fotoğraf makinasını gidona monte etmiş yol boyunca video çekiyor. Bandırma Gübre ve Asit Fabrikalarının önünden geçtikten sonra Tatlısu Kavşağı'na geldik ve anayoldan ayrıldık. Artık önümüzde sadece dar, kıvrımlı ve zevkli köy yolları ile şirin, konforlu bir pansiyon vardı (en azından biz öyle sanıyorduk).

Yolda - Cenk ve Alp
Heart 0 Comment 0
Yolda - Alp
Heart 0 Comment 0

Bir saat kadar sonra Aşağıyapıcı Köyü'nde çay molası verdik. Yarım saat kadar oyalanıp tekrar yola düştük ve Tatlısu'dan durmadan geçtik. Buraya daha önce bir kere, 18 Mayıs 1980'de kalabalık bir arkadaş grubuyla gelmiştim. Sonraki akşam herkesi İstanbul'a uğurlayıp yapayalnız kalmış, ertesi gün de Mudanya'ya gidip iki seneden fazla çalışacağım fabrikada işe başlamıştım. Aradan 32 yıldan fazla zaman geçmiş, dile kolay...

Aşağıyapıcı'da Çay Molası - Alp
Heart 0 Comment 0
Aşağıyapıcı'da Çay Molası - Cenk
Heart 0 Comment 0
Dalyan - Uzaktan
Heart 0 Comment 0
Dalyan - Camide İhtiyaç Molası
Heart 0 Comment 0

Tatlısu'nun ardından Karşıyaka'dan da durmadan geçtik ve yola devam ettik. Fakat saat öğle olmuş, acıkmaya başlamıştık ve yanımızda yiyecek birşey yoktu. Yolda Alp'ten otlandığımız kekleri kemirip tekrar pedallamaya başladık. Derken sonunda uzaktan Çakılköy göründü. Sevimli bir balıkçı köyü, Rumelifeneri'ni falan andırıyor. Buraya kadar yaklaşık 32 km yol yapmış, yani yolumuzun yarısını gelmiş oluyorduk. Saat de bire geliyordu ve fena acıkmıştık. Balık, kalamar, ahtapot ve daha aklınıza ne deniz mahsulü gelirse hepsinin kokusu burnumuzda tüterek köye daldık ve bir balıkçı lokantası aradık. Köyü dört döndükten sonra lokantaların nerede olduğunu kahvedeki gençlere sorduk ve günün ilk şokunu yaşadık: Köyde hiç yemek yiyecek yer yokmuş, az ilerideki bakkal tost yapabiliyormuş. Uğradığımız hayal kırıklığını düşünebiliyor musunuz? Bir de "İyi nevale düzün, yolun bundan sonrası kötü" şeklinde nasihat aldık. Isıtılmış yarımşar ekmeği öğle yemeği niyetine götürürken Alp köyün çocuklarıyla ahbap olup çektiği videoları gösterdi. Sonra köy içinden geçtik ve tekrar yola koyulduk.

Çakılköy - Uzaktan
Heart 0 Comment 0
Çakılköy - Alp ve Çocuklar
Heart 0 Comment 0

Çakılköy'den sonra yol toprağa döndü ve tırmanmaya başladı. Yol aslında topraktan çok kum ve taş karışımı. Alp ve Cenk ince lastiklerle geldiği için tekerlekler yer yer kuma batıyor ve zorlanıyorlar. Ben evde bir yanda duran, neredeyse hiç kullanmadığım dişli lastikleri takmıştım. Onun için zemin beni pek etkilemedi, fakat tırmanma zorlamaya başladı. Yine de -henüz bilmiyorduk ama- esas tırmanışa daha vardı.

Çakılköy Çıkışı - Yolun Durumu
Heart 0 Comment 0

Saat 14:45 gibi Kestanelik Köyüne vardık ve yarım saat kadar çay molası verdik. Sonra yine kötü yol ve rampalar devam etti. Google Earth'tan çıkarttığım notlara göre önce 150 m kadar tırmandık, indik, tekrar 100 m kadar tırmandık. Bir ara yol bozuk bir asfalta dönüştü ama uzun sürmedi.

Çayağzı'nı geçtikten sonra yoldaki en kötü tek parça tırmanışla karşılaştık. Doğrusu uzaktan görünüşü bizi bayağı korkuttu. En başta "Herkes kendi temposuyla gidecek, kimse hızını diğerine uydurmaya çalışıp zorlanmayacak, ara çok açılırsa durulup beklenecek" şeklinde kural koymuştuk. Alp de buna uyarak önden gitmişti. Cenk'le dikkatli bakınca Alp'in yokuşun yarısını çıkmış olduğunu gördük. Sonra anlattı, hiç mola vermeden tepeye kadar tırmanmış. Oysa Cenk'le ben bayağı zorlandık, defalarca durup dinlendik. Cenk'in bisikletinde 2'li ayna olduğu için yokuşa uygun değildi, bazı yerlerde bisikleti itmek zorunda kaldı. Dağ bisikletini getirmediğine pişman oldu.

Yaklaşık 2,5 km yolda Google Earth'a göre 220, Alp'in GPS kayıtlarına göre ise 250 m kadar tırmanmışız. Peşpeşe gelen ufak iniş-çıkışları da hesaba katarsak kümülatif tırmanış daha da fazla yapıyor (Google Maps'a göre bu bölüm 487 m). Ortalamada %8-%9 ediyor ama arada bayağı dik bölümler de vardı. Eh, helal olsun Alp!.

Yokuşşş!
Heart 0 Comment 0
Alp Yolu Yarılamış
Heart 0 Comment 0
Google Earth Görüntüsü
Heart 0 Comment 0

Yokuşu izleyen iniş de yolun durumu nedeniyle yavaş oldu. Kuma ek olarak bir de yağmurun açtığı yola çapraz oluklarla karşılaştık. Denizden ikiyüz metre yüksekte plaj kumu ne arıyor hiç aklım kesmedi ya neyse... Sonunda saat 17:00 gibi Ballıpınar'a vardık. Köyün girişi çok güzeldi, sonradan birleştirmek umuduyla iki fotoğraf çektim ama olmadı birleştiremedim. Bu ufak dijital makinalara alışmam gerekecek herhalde. Bugüne kadarki turlarımda hep dia çekmiştim, bu ilk dijital deneyimim.

Ballıpınar Girişi - Birleştiremediğim kare 1
Heart 0 Comment 0
Ballıpınar Girişi - Birleştiremediğim kare 2
Heart 0 Comment 0
Ballıpınar - Zargana Yiyen Yavru Kedi
Heart 0 Comment 0

Ballıpınar'da da mola verdik. Yine lokanta falan olmadığı için bakkala ekmek arası peynir yaptırıp biraz karnımızı doyurduk. Annesinden süt emen bir kedi yavrusu vardı, resmini çekmeye kalkınca anne korkup kaçtı. Sonra biri gelip yavruya iki tane yeni tutulmuş zargana verdi. İştahla yumulurken ancak onu çekebildim.

Tekrar yola koyulduğumuzda saat akşamın altısı oluyordu ve artık güneş batmaya yüz tutmuştu. Haritaya göre toplam yolumuz 65 km cıvarındaydı ama Ormanlı'ya tam ne kadar var hala bilemiyorduk. Yol yine çok kötü, taş-kum ve iniş-çıkış. Yine bir 100 m kadar tırmanmış olmamız lazım. Bu arada güneş battı ve hava hızla kararmaya başladı. Bu yetmezmiş gibi benim ön lastiğin yumuşamaya başladığını farkettim. Önceki tırmanışlardan birinde mola için yol kenarına yanaştığımda hafiften bir diken batmış, ben de lastikten alıvermiştim. O an zarar vermedi sandım ama çok küçük bir delik açmış besbelli ki lastik yavaş yavaş iniyor. Neyse ki lastikler geniş de hem içinde bol hava var, hem de yumuşasa dahi sorun olmuyor.

Nihayet son bir inişten sonra Ormanlı'ya vardık. Saat yedi buçuk olmuş ve etraf bayağı kararmıştı. Kısa bir sağa-sola bakma faslından sonra pansiyonumuzu bulduk ve günün ikinci şokunu yaşadık: Burada da yiyecek bir şey yok. Köyün tek lokantası yaz bitti diye kapanmış. Ayrıca pansiyonda sadece yatak var, başka hiçbir şey yok. Ben nasıl olsa vardır diye havlu falan da getirmemiştim. Diğerleri de öyle düşünmüş ama onlar denize girme hayali kurdukları için deniz havlusu getirmişler. Pansiyon temiz, odalar daire gibi, kendi banyosu ve mutfağı var. Mutfakta kap-kacak, buzdolabı mevcut. Aslında baştan üçümüz için tek oda ayırtmıştık ama pansiyonda bizden başka kimse olmayınca biraz fark verip üç ayrı odaya yerleştik.

Ormanköy Deniz Pansiyon - Oda
Heart 0 Comment 0
Ormanköy Deniz Pansiyon - Mutfak
Heart 0 Comment 0

Önce duşumuzu yapıp insana dönüştük, hiç olmazsa sıcak su vardı. Sonra Alp bakkala gidip ne bulduysa aldı getirdi, pansiyoncunun kurumaya bıraktığı eriştelerden de bir avuç kullanıp karnımızı doyurdu. Böylece bir şefle yolculuk etmenin yararını da görmüş olduk.

Bugünkü yol aslında dersimizi iyi çalışmadığımızı gösterdi. Yolun bozuk ve bu kadar yokuşlu olduğunu bilmememiz, pansiyon ve köy hakkında eksik bilgi, yanlış bisiklet ve lastik seçimi gibi konular daha iyi hazırlanmış olmamız gerektiğini gösteriyordu. Bu yolu daha önce yapmış olanların notları da bizi yanıltmıştı. Yolun kalan yarısı bizi korkutmaya başlayınca ertesi günü kısa tutmaya karar verdik. Otelciyle konuştuk, bizi yokuşların bitip yolun kolaylandığı yere kadar götürecek bir araç bulabileceğini söyledi.

Yapılan yol: 67 km, yolculuk süresi: 5:33 h, ortalama hız: 12 km/h, max hız: 51 km/h, toplam tırmanış: 2324 m

Today's ride: 67 km (42 miles)
Total: 67 km (42 miles)

Rate this entry's writing Heart 0
Comment on this entry Comment 0